BAROLARIN ÖNEMİ YAŞAMSAL BOYUTA ULAŞTI

Bulunduğumuz dönemde Barolara müdahale girişimleri, savunmanın, avukatların, hukukun güvencelerini yok etme amacını taşıyor. Bu çerçevede tüm meslektaşlarımın yeni adli yıl açılışını kutlar dayanışmayla hukuk adına mücadeleyi sürdürmeğe, 3 Eylül Salı günü Çağlayan Adliyesi’nde (C-Kapısı) saat 12:30’da buluşmaya çağırıyorum

İstanbul Barosu Başkan Adayı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, 2024-2025 Adli Yıl açılışıyla hukukun üstünlüğünü savunma görevi bulunan baroların önemini yaşamsal boyuta ulaştığını belirterek şunları aktardı.

Demokratik Hukuk Devletinin Koruyucuları Avukatlar

Hem savunma hakkının öznesi hem de demokratik hukuk devletinin koruyucuları olan biz avukatların, siyasal kurumların hukuka saygısının da bekçisidir şeklinde ifade eden Kaboğlu şöyle devam etti:

2017 Anayasa değişikliği, radikal bir kopuştur. 2017’de, kurumlar, kurallar ve ilkeler üçlüsünde örülen anayasal ve siyasal mirasın kalıcı olarak tasfiyesi amaçlandı. Barolar da tasfiye sürecinden nasibini aldı; İstanbul Barosu bunların başında geliyor. Anayasal düzenimizde, adaleti savunma kurumu olarak barolar, ‘demokratik, kamusal ve mesleki’ sacayağında ‘insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti’  tanımı ile iki yönden özdeşleşiyor: Demokratik meslek kuruluşları olarak ‘demokratik devlet’ nitelemesi ile özdeş ve savunma mesleği ile devletin insan haklarına dayanmasının güvencesi. Baroların Anayasa bütününü kucaklayan kurum özelliğini teyit eden bu çifte özdeşlik Baroları, 2017 Anayasa kurgusu uygulamasında yaşamsal kılmaktadırdedi.

Avukatların ve Baroların Saygınlığına Saldırıya İzin Vermeyiz

İstanbul Barosu Başkan adaylığı için değişim için çağrı yapan avukatlara, “ben değil, biz’ olarak yola çıkmalıyız” sözleriyle karşılık veren Kaboğlu, adli yıl açılışına ilişkin avukatlara şu çağrıda bulundu:

Bugün avukatın saygınlığının kalmadığından yakınıyorsak, adliyelerde birçok sorunla uğraşıyor, karakollarda, haciz mahallinde darp ediliyor, ekonomik sorunlarla boğuştuğumuz günlerden geçiyorsak, bunun asıl nedeni, Anayasasızlaştırılan bir ülkede, hukuk devletinin yok edildiği, adil yargılanma hakkının ortadan kaldırıldığı bir düzensizlik sarmalarında avukatlık yapmaya çalışılıyor olunmasındandır. Hukuk devletini yeniden kurma mücadelesi ile sosyal, ekonomik sorunlarımız için mücadele etmek birbirinden ayrı ve bağımsız konu değil, aksine birbirine geçmiş iki sorundur. Hukuka güvenin, adalete inancın kalmadığı bir toplumda ne avukat olarak gereken saygıyı görebilir ne de ekonomik sorunlarımızı aşabiliriz dedi.

Özerklik Baroların Güvencesidir

Tarihimizde ilk kez, Cumhurbaşkanı’nın fiilen parti başkanı da olarak, “Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme” (PBDBY) kurgusu, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü kuralını yok saymayı beraberinde getirdiğini belirten Kaboğlu şöyle devam etti:

Anayasa’ya saygı, baroların varlık nedeni ile örtüşmektedir. Haliyle,  Baroların ve İstanbul Barosu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik hukuk devletine dönüşü hedefinde yapabilecekleri kayda değer. 146 yıllık tarihiyle İstanbul Barosu, iki Devlet’in kurumlar ve kurallar bakımından Anayasa ve hukuk tarihini kucaklamalıdır. Barolar kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olarak özerktir. Bulunduğumuz dönemde Barolara müdahale girişimleri, savunmanın, avukatların, hukukun güvencelerini yok etme amacını taşıyor. Bu çerçevede tüm meslektaşlarımın yeni adli yıl açılışını kutlar dayanışmayla hukuk adına mücadeleyi sürdürmeğe, 3 Eylül Salı günü Çağlayan Adliyesi’nde (C-Kapısı) saat 12:30’da buluşmaya çağırıyorumdedi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir